1) Bitkileri ıhlamur gibi kaynatıp balla tatlandırarak içiniz. (Fokur fokur uzun süre kaynat mayınız. Sıcak suda akşamdan sabaha kadar bekletin, sıcak-soğuk tavsiyeye göre içiniz.
2) Devamlı kullandığınız marul, soğan, roka, ceviz vs. gıdaların yan tesirine ve telafilerine geniş yer verdik, bunları gözönünde bulundurun, çok önemlidir.
3) Bitkilerle tedavi, yan tesirini ve telâfisini bilince çok yönlü ve ucuz tedavi şeklidir. Yalnız uzun süre kullanmak gerekebilir.
4) Usaresi (özü) acı olan bitkiler şifalıdır.
5) Usaresi (özü) ekşi olan bitkiler (limon gibi) kabızlık yapıcı ve kan temizleyicidir.
6) Çoğu bitki ve meyvelerin yan tesirini yine aynı bitkinin kendisinin başka yeriyle telâfisi Allah’ın (cc) kudret ve azametinin bir delilidir. Sineğin bir kanadı zehir, diğer kanadı panzehir, fındık sivilce ve kaşıntı yapıyor, yaprağı önlüyor, kayısı ishal yapıyor, çekirdeğinin içi ishali önlüyor.
7) Meyvelerin (Kayısı, incir, şeftali gibi) hazım kolaylaştırma etkisi, kuru bitkilerden daha fazladır.
8) Bir bitki içilerek bir hastalığı tedavi ediyorsa, sürülerek de aynı hastalığa faydası vardır. Bir bitki sürülerek bir hastalığı tedavi ediyorsa, içten (yenerek-içerek) aynı bitkiyle tedaviyi de uygulamak gerekir. (Sarmısak yağı romatizmaya faydalıdır, sarmısak yemek daha çok faydalı dır.) Bazı zehirli bitkilerin yenmesi zararlıdır.
9) Nohut, mercimek, fasülye, pirinç, gibi baklagillerin suları iyi temizleyicidir. Islatılıp bek letildikten sonra çamaşır makinasına konursa bu sular beyazlatıcı görevi yapar. Sirke makinasına yıkama esnasında konursa çamaşırları dezenfekte eder. çamaşır
10) Eğer bitkiyi kendiniz topladınızsa, mutlaka gölgede kurutun.
11) Çoğu yaş bitkiler kurusundan daha tesirlidir.
12) Siteyi okuyup da, şu hastalığa şu, şu bitki iyi geliyor diye not alıp 10-20 çeşit bitkiyi karıştırıp kafanıza göre terkip yapmayın, çünkü karışım çoğaldıkça, bitkilerin tesir gücü azalı yor ya da kayboluyor. Bitkilere şifayı veren, bitkilerde mevcut olan kimyasal elementlerdir, bunlar birbiriyle fazla tepkimeye girince farklı bir kimyasal bağ oluşuyor.
13) Tedaviyi, iyi bildiğiniz, severek yiyip içtiğiniz, evinizde ve manavda bulunan temel meyve, hububat ve sebzelerle uygulayın. Eğer dikkatlice bunları incelerseniz çoğu hastalıklar yemek olarak, salata olarak yediğimiz bitkilerle tedavi edilebilir, biz size sadece yol gösterdik. Un var, şeker var, helva yapmasını tarif ettik.
14) Bir bitki ya da meyve size dukunuyorsa, çok da seviyorsanız, mutlaka telâfisiyle bera ber kullanın. Atın ölümü arpadan olsun zihniyetinden vazgeçin.
15) Bal. çörek otu, misvak, incir, hurma, sarmısak gibi tibbi nebevide tavsiye edilen bölüm leri iyi okuyun ve yerken “Resulullah (sav) Efendimiz tavsiye ettiği için yiyorum” diye yiyin. Bunlar, tabiplerin tabibi Efendimiz (sav) tarafından seçilmiş çok yönlü şifa verici, Allah’ın kul larına ihsan ettiği nimetlerdir. Hem şifa, hem gida, hem sünnet sevabı kazanmak için buyrun afiyet olsun.
16) Her işte olduğu gibi bitkilerle tedavide de “amellerin hayırlısı orta olandır”, “amel lerin hayırlısı az ve devamlı olanıdır” hadislerinin ışığı altında az fakat uzun süre kullanımı tercih edin. Ne olacaksa olsun deyip çok kısa sürede çok fazla tedavi uygulamak beden maki nasının sistemini bozar. “Kütük gibi kısa ve kalın olmak yerine, ince ve uzun olmak daha iyidir.”
17) Önce hastalığınızın mahrecini, nereden kaynaklandığını iyi tespit edin. Ondan sonra ona uygun bitkiyi deneyip tedaviye devam edin.
18) Batı’da doktorlar tarafından önce bitkisel tedavi tavsiye edildiğini, bir gün tüm dünya da bu sisteme geçileceği gerçeğini aklınızda bulundurun.
19) Bitkilerle ilgili Hadis-i Şeriflere uydurma diyenlere, Resûlullah (sav) Efendimizin me lek olmadığını, onun da bedeni olduğunu, yiyip-içtiğini ve irtihal ettiğini hatırlatın.
20) Baldıran gibi zehirli otlardan uzak durun, çocuklarınıza zehirli olduğunu tembih edin, köylerde birçok çocuk bu otu yediğinden ölmüştür. Socrates hakkında verilen idam cezası, bal dıran içirilerek infaz edilmiştir.
21) Bazı kitaplarda, Batı’dan direkt tercüme olduğu için bitkilerin alkolde bekletilip içilme si önerilmektedir. Alkolün çözücü özelliği olduğundan mıdır? Yoksa haramı şifa kabında sunup içirmek için midir bilemiyoruz. “Alkol, bitkinin olan şifasını da alır, içene sarhoşluk kalır.”
22) Allah (cc), şifa verdiği hastalığın sırrını bitkide belirtmiştir. Bu bazısında çok bariz (ce viz beyin şeklinde), bazısında rumuzlu, (dulavrat otu pitrağı sakal bölünmesine karşı) bazen de tadında, kokusunda veya renginde (sarı olgun salatalık sarılığa karşı) hastalığın şifası gizlidir. Rabbim kâinatı zaten Kitabullah olarak yaratmış. Kur’an-ı Kerim’de de “Siz, hiç göğe, deveye bakmaz mısınız; nasıl yaratıldı?” diye bize kâinati ibret nazarıyla incelememiz emredilmiş tir. İbrahim (as), Halik-1 Zülcelâli, Kitabullah olan kâinatı incelerken bulmamış mıydı?
23) Bu bağlamda bütün diken familyaları (türleri) ucu sivri, iğne gibi olduğundan, tıkanık Çözücü, idrar söktürücü ve özellikle karaciğer tıkanıklıklarını çözücü, karaciğeri güçlendirici di yebiliriz. İnceleyin, siz de bu fikre varacaksınız.
24) Özellikle yabani hayvanlar Allah’ın (cc) ilhamı ile (iç güdüleriyle) hastalandıklarında kendileri hastalıklarına deva olan otu bulurlar. Yılan, kış uykusundan uyanınca, rezeneye göz lerini sürter. Ehilleşmiş hayvanlarda bu içgüdü körelmiştir. Allah (cc), ehilleşmiş hayvanın so rumluluğunu da sahibi olan insana yüklemiştir. Yabani hayvanlar takip edilerek (ciddi bir çalış ma ile) otların şifası tespit edilebilir.
25) İçinde sümüksü madde bulunan bitkiler, (ıhlamur, keten tohumu, sinirli ot gibi) yara, il tihap üzerine etkilidir. Cilt temizleme özelliğine sahiptir.
26) Bütün ağaç sakızlarının yara iyileştirici özelliği vardır.
27) Bitkilerden yeme-içme, pansuman dışında, aynı şifayı el-ayak şifalı suda yarım-1 saat bekletilerek istifade edilebilir. Çünkü parmak aralarından vücuda sirayet eder.
28) Şifalı bitkilerle hayvan hastalıkları da tedavi edilebilir. Hayvanın sevdikleri lahana-ke kik-yonca-kabak, palamut vs. direkt yedirilir. Yemedikleri mürver-civanperçemi vs. yeme ka rıştırılıp yedirilir.
29) Anne sütünü arttıran anason-mürver-lahana- rezene vs. gıdalar, hayvanın sütünü de arttırır. Süt artırmak için her yola başvuran yem fabrikalarının dikkatine arz olunur. Anason, hayvanda, (cola gibi) alışkanlık da yapabilir. Aynı zamanda yeme rayiha (aroma) katar. Hayva nın hazım ve gaz gibi problemlerini de halleder.
30) Bebelerin tedavisinde, anneye rahatsızlığı gideren gıdalar yedirilir. Anne sütünden ço cuğa bu şifa geçer. Meselâ bebelerde sık sık görülen sarılık vakasında anne sarı salatalık rende siyle bal karışımını bol bol yer, bebeye de az yedirir. Biz buna şifa içinde şifa metodu ismini uygun gördük.
31) Şifa içinde şifa: Bu metodu biraz açalım. Belki 21. yüzyılın tedavi metodu olur. Bal, süt, anne sütü, yumurta, et, Allah’ın (cc) insanlara lutfettiği şifalı nimetlerdir. Bütün şifalar da otlardadır. Şimdi farzedin ki bir ineğiniz var: Akrabalarınızdan yaşlı birisi kanser oldu, hiçbir şey yemiyor, sadece süt içebiliyor. Hemen kanser tedavi eden ısırgan otu öğütülüp ineğin yemi ne karıştırılır, kabak, havuç, şalgam, ısırgan tohumu (bol miktar) yedirilir. Otların şifasının süt şifası içine geçmesini sağlarsınız. Kastamonu’da sarmısak mevsiminde sütler sarmısak kokar. Sarmısaklı süt çok şifalı olur. Bıldırcın yumurtası: Bilindiği gibi, bıldırcın yumurtası astımın ilacıdır. Çarşıdan alınan bıldırcın yumurtasından 1 kamyon dahi yense pek bir faydası gözükmez. Çünkü bıldırcın hür değil, çünkü bıldırcın o çok sevdiği astımın da ilacı olan otu bulamıyor, yiyemiyor. Üreticinin verdiği pamuk tohumu küspeli kuvvetli yemleri yiyor. Ancak o yumurta vücuda kuvvet verir. (Bu ot, sinirli ot ve tohumu olabilir) Bıldırcının astıma faydalı bütün ot ve tohumları severek yediğini gözlemledim. Şifalı yumurta hayalim: Tavuk, bıldırcını vs. esir alıp kafese koydunuz. Tavuğun sevdiği, sizin de bu ot, bu tohum bu hastalığa şifadır dediğiniz otu veya tohumu devamlı yediriyorsu nuz. Başka bir şey çok az yediriyorsunuz. Tavuk ya da bıldırcın yumurtası, uzun sürede eti şi fa içinde şifa olup size ilaç oluyor. Aynı yöntem tavşan, koyun, keçi için de geçerlidir. Tavşan eti kısırlık tedavisinde kullanılabilir. Şifalı bal: Zaten mevcut bal bahsini okursanız, her balın ayrı ayrı özelliğini göreceksiniz, nedeni; otlarının farklı olmasındandır.
32) Deli dana ve fıtratı tağayyür (değiştirme): Allah (cc) Kitab-ı Mübin’in Rum Sûresi 30. âyet-i celilesinde, “Allah insanı fıtrat üzere yaratmıştır, Allah’ın (cc) bir fıtratı vardır” bu yurarak, her şeyin Adetullah İslâm üzere yaratıldığını beyan eylemişlerdir. Eşyanın da dini-ima nı olur mu demeyin. İlim ispat etmiştir ki, her şey canlı, nötron ve protonlar (bu zerrelerin) bi leşiminden meta oluşuyor. Allah, zikrinden gafil olan ağaç baltayı yiyor. Meselâ cam fıtratı İs lâm üzeri kırılgan, siz tuğyan edip ona müdahalede bulunursanız, kırılır. Hayvanlar da öyle, kısmen de olsa hür olmak istiyor, hava almak, gezinmek istiyor. Hızlandırılmış, gazlandırılmış yöntemlere tepkisi şedid oluyor. Bilindiği gibi, artık ballar şifa olmaktan çıktı, çünkü şeker pan carının şifası kadar şifası var. Et üreticileri de küçücük arı şu kadar gelir getiriyor diye özenip tonluk dana yetiştirmeye kalkıştılar, ortalık karıştı. Hormon, iğne, calaskallarla hayvanı asıp ha reketini önleme gibi caniliklere sessiz kalan hayvan, intikamını etinin içine sakladı ve panik… Aç gözlü bilim yine çuvalladı. Deli dana, deli koyun da bunun diğer örneği.
33) Görünmeyen tehlike, yakışıklı sebze isyanı olacak: Çarşıyı pazarı dolaşırken kendinizi hayretten alamıyorsunuz. Aman Allahım. Bu hıyarlar acaba hangi torna atölyesinde yapıldı di ye! Hepsi aynı boy, aynı güzellik, aynı lezzetsizlikte. Sadece hıyarlar olsa, hayırsız herifler der geçeriz; domates, patlıcan hepsi aynı. Çünkü hormonlu. Çünkü çok kazanacaklar. Sağlık önem li değil. Salatalık köküne hormon dökülünce anında hıyarın büyüdüğü söyleniyor. Bunun nere sinde şifa var söyleyin. Siz çarşıdan kimsenin beğenmediği sarı olgun salatalıkları, gösterişsiz sebzeleri alın ki, 3-5-10 sene sonra deli dana gibi dünyayı kavuracak delirten sebze hastalığın dan biraz korunun.
34) Ceviz, zeytin, vişne gibi meyveler toplanırken sıyrıldığı, sırıkla silkildiği için filizlerin meyve yapma gözenekleri kırılır, zedelenir. Ertesi sene ağaç ürün yapmaz, tamirat yapar. Bu meyveler güzelce toplansa vatandaş her sene meyveyi ucuza yer. Bir sene oluyor, bir sene ol muyor klasiği de tarihe kavuşur.
35) Kırağı yağan yerlerin meyve ve sebzeleri lezzetli ve kısa süreli oluyor. Genellikle sula rı da kireçli oluyor.
36) Yol kenarlarındaki ve şehir içindeki bitkilerden sakının.
37) Kırağı yağan bölgelerin armut-şeftali gibi meyveleri daima riskli, Nisan’da çiçek açan meyveler, Nisan ortasında ya da Mayıs’ta kırağı yağınca kavrulur. Eğer tavsiyemize uyarlarsa üreticiler kavrulmaz. Ağaçları uyutup Nisan’da çiçek açmasını önlemek gerek. Ağacı öyle nar kozlayacağız ki, ağaç 1 ay geç uyanacak. Ağaçların kökleri açılır, kök diplerine kar depilir. Kar ların üzeri toprakla örtülür, erimesin diye, başı üşüyen ağaç yazın geldiğinden haberi olmaz. Kirağı tehlikesi geçince topraklar açılır, karlar erir. (Kar bulunamazsa buz da olur) Yazın başlan gıcında ağaç hem sulanmış hem de bir tehlikeyi atlatmış olur, ağaç hemen çiçek açar, meyveye durur.
38) Hiprit ve ağaç geliştirmede de ağacın ve hayvanın hem cinsi, familyasıyla olması fitra tı değiştirme açısından önemlidir. Yeni ürün elde etme uğruna sağlığımızla oynanmasın.
39) Golden cinsi besi tavukları, tavuk ile akbabanın melezi olduğundan kilo var lezzet yok, nerede benim köyümün tavuğu dedirtiyor.
40) Aşı ve Resûlullah (sav) Efendimizin hurma hadis-i şerifi: Resûlullah (sav) Efendimizin her söylediğinin vahye dayanmadığını, “O (sav) her şeyi heva ve hevesinden değil, Allah’ın (cc) (O ancak bir vahiydir, vahyolunuverir) vahyiyle söyler!” Necm Sûresi 3-4, âyetlerin sa dece Kur’an âyetleri için geçerli olacağını iddia edenler, bu hadisi delil olarak gösterirler. Resûlullah (sav) Efendimiz, hurmaya aşı yapan sahabileri görünce ne yaptıklarını so rarlar. Ashabı kiram da hurmayı daha güzel ürün versin diye aşıladıklarını söyler. Resù lullah (sav) Efendimiz, hurmayı aşılamasanız da olur (iyi ürün verir) buyurur. Ashabı kiramın sadakati. Hemen bırakırlar yaptıkları işi.
Ertesi yılı Resûlullah (sav) Efendimize cılız hurmalar ikram edince, Resulullah (sav) Efendimiz, “geçen seneki hurmaları daha güzeldi” buyurur. Ashab, “Ya Resulullah, siz, ayı apmasanız da olur, buyurdunuz, biz yapmadık, böyle oldu”, derler. Resulullah (sav) Efendimiz. “Siz dünya işlerinizi daha iyi bilirsiniz” buyururlar. a Biz de iddia ediyoruz ki; Resûlullah (sav) Efendimiz hiç boş konuşmazdı. Çörek otunu arag ran bilim adamları, Resûlullah’ı (sav) tasdik etti, vebayı araştıranlar tasdik etti. zi Bir bilim adamı çıksa da “Hurma aşılanmadan da aşılanmış gibi oluyormuş, sadekte ya Resulullah” dese ne iyi olur. Ashabı bu hareketimizle hafife almıyoruz. (Haşa) Bilimin ilerle mesiyle, Resûlullah (sav) Efendimizin müstakbele bakan objektifinin keşfini yapacak bilim adamını teşvik ediyoruz. Hurmayı seraya mı koyacak, arılara mi çiçeklerini sporlatacak, ne ya pacaksa yapacak, bu Resûl-ü Kibriya’nın mucizesi gerçekleşecek.
41) Nohutun dış kabuğu içini korumak için tuz ile lütfu ilahi tarafından dezenfekte edilmiş tir. Nohut tam olgunlaşmadan, yağan yağmur, nohutun verimini % 50-70 düşürür. Acaba, yağmur bu tuzları yıkayıp nohutun korunmasını engelliyor mu? Acaba, nohutun kabuğundaki tuz oranı tahlil edilip de nohuta o oranda tuzlu su püskür tülürse bu hastalıkla mücadele edilebilir mi? Bir bilim adamına daha ihtiyaç var.
42) Meyvelerin sirkesi de aynı şifayı verir. Gül ateş düşürür, gül sirkesi daha fazla dü şürür (sirke de ateş düşürür).
43) Anıyı şeker şerbetiyle değil bal ve hurma şerbetiyle besleyiniz. Kışın ve ilkbaharın baş larında vicdan sahipleri, anılar ölmesin diye şeker şerbetiyle besler. Vicdansızlar, devamlı şeker şerbeti yedirir. Suni bal elde eder. Bal şerbeti yediren bir dostumuzu görenler deli diye güler. Bal alınca, şerbetçilerin 1 kilogramına bizim bal şerbetçi dostumuz 3 kilogram bal alır. Balı şi falı olur.
44) Meyvelerin kabuğunu soymadan yiyiniz. Elmanın ayvanın çekirdeğini biriktirin, kışın lazım olur. 45) Haşerelerle mücadelede doğal yöntemi deneyiniz. Bizim hoşumuza giden lavanta-ke kik kokusu, çörek otu tütsüsü, bit, pire ve güvenin hoşuna gitmiyor. Maydanoz ve ardıç ağacı nın kokuları sivrisinekleri kovuyor, belediyecilere duyurulur.
46) Ucuz ekmek için patates unundan mutlaka yararlanmak gerek (Bkz. patates bahsi)
47) Böğürtlen, kızılcık, kuşburnu, alıç marmelatları piyasada hazır olarak var, sofranızda bulundurun.
48) Sirke ile zeytinyağı karışımını margarine tercih ediniz.
49) Kara hindiba havadaki ağır metalleri apsorbluyor, üzerine alıp havayı temizliyor.
50) Karıncalar, yağmur yağacağı gün, yuvalarının kıyılarında dolaşır, romatizmalıların ayakları ağnıdığı gibi yağmuru haber alırlar.
51) Yılanın ağzına tükürünce insan tükürüğü yılanı öldürüyor.
52) Maden aramada tabii yöntem, madenden şüphelenilen yerin bitkisi tahlil edilince orada ne olup olmadığı anlaşılabiliyor.
53) Yılan, tarlalarda ve ağaçlarda ne kadar zehir varsa toplayor, onlar da olmasa zehir yi yeceğiz.
54) Pislik böceği, tezekleri yer, parçalar ve pisliklerin yığılması önler.
55) Solucanlar toprağım teneffüsünü, oksijen almasım sağlıyor.
56) Sülük, vücudun neresinde bir pis kan varsa dedektör gibi o pis kanı bulup emiyor.
57) Batı’da mesainin öğlene doğru değil, sabah namazı vakitlerinde başladığını, yurt dışın da çalışan işçiler bilir. Bu adamlara biz gåvar der geçeriz. Sabah namazıyla işleri yok nedendir acep. Seher vaktinin bereketinden istifade etmek için olmasın.
58) Bazı bitkiler koklanınca şifa verir. Bronşları açar, nefes darlığına şifa verir. Her zaman çam havası, dağ havası almak zor olabilir. Bitkilere kokuyu veren içinde bulunan yüzde 0.5. yüzde 3.5 arasında değişen uçan (eterik) yağdır. Bu yağlar imbik sistemiyle natürel olarak elde ediliyor. Hastanın odasına bu kokulardan püskürtülse, aynı neticeyi elde edebiliriz. Normalde de esans, parfüm olarak, baharatçılardan tabii kokuları alıp kullanınız. Hem koku, hem şifa.
58) Yapmış olduğumuz tecrübelerde, Tatula yaprağının, kesikleri kısa sürede kaynattığını, iyileştirdiğini, ağrı ve sızıyı giderdiğini gözlemledik. Ameliyat yaralarında kullanılması, bıçak sancısını ve sızılanı geçireceği gibi, yaranın çabuk iyileşmesini de sağlar.
59) Bitkiler, ağaçlar, tımak ve saçlar gece büyür.
60) Bitkilerin kokusu keskin olanlar tabiatı icabı sıcaktır. Tatlanı tuzlu ve tatlı olanlar ısıtıcıdır. (Hararet verici). Kokusuz olanlar soğuk tabiatli. Kokusu orta olanlar ise mutedil tabiatlıdır. Tatlanı ekşi ve ekşimtrak olanlar soğutucu, serinleticidir.
61) Tabii ısınma yöntemleri:
a) Güneş enerjisi, bunu herkes biliyor.
b) Biogaz sistemi, pek yaygın olmasa da biliniyor.
c) Yeşil bitkilerin fermantasyonu sırasında ısınmasından yararlanma:
Yeşil bitkiler bir yere yığılsa, 3 gün havalandırılmasa (alt-üst edilmese) altı çürümeye ve Isınmaya başlar. Bundan şu şekilde yararlanılır: Küçük bir oda, şekilde görüldüğü gibi, altı sac izgara ile kaplanır, hava alması için. Odanın etrafı demir borularla döşenir. Odanın ortasına ve altına l’er odun yerleştirilir, üst kapaklar açe lip kamış, çimen, zehirli, zehirsiz her türlü yeşil otla doldurulup depilir. Yerleştirilen odunlar çıkarılıp, otların fermantasyonu başlar. Kış başlarken yapılan bedava su isitma sistemi 5-6 ay gider. Bununla evinize kalorifer bile döşeyebilirsiniz.
62) Hayvan gübresi, çürüyünce daha faydalı ve zararsız oluyor. Gübreliklerin, güneşten ve yağmurdan korunması gerek. Gübrelikten ısı elde edilmesi: Bilindiği gibi; hayvan gübreliği sıcak olur. Bu sistem gübre liğe de yapılıp normal sıcaklıkta ısı elde edilebilir. En basitinden, gübreliğin içine gelişi güzel atılan hortum, içine su verilip bekletilir. Bu uzun hortumun içindeki su ısınır. Bu su ile ister kendiniz, isterse, kışın en çok görülen soğuk su içir mekten mütevellit hayvan hastalıkları ılık su içirilerek önlenmiş olur. Gübre tarlaya çekilirken çıkarılan hortum küreğe de takılmaz.
63) Japonların, hassas kalıpları söğüt yaprağının suyunda suladıklarını (çelik yapımı), Eskiden keskin kılıçları susam yağında suladıklarını da zenaat erbabına hatırlatalım.
63) Anız yakmak canilik olduğu kadar, toprak için zararlıdır:
a) Toprak için faydalı olan karınca, solucan, kertenkele, yılan gibi hayvanlar ölür.
b) Kuru bitkilerin çürüyüp gübre olması yitirilir.
c) Daha büyük yangınlar çıkabilir, ağaçlara zarar verir.
d) Ecdad, karıncayı bile öldürmenin günah olduğuna inanır ve kaçınırdı.
65) Pelin, lavanta, kâfur gibi ağaç ve bitkilerden haşerelerle zirai mücadelede istifade edi lebilir. Bu ağaçların ve bitkilerin kokuları haşerelerin hoşuna gitmiyor. Uçan yağları ve öz su ları almaya, patatese, fasulyeye (iyi bir araştırma ile) sıkılarak tabii mücadele yapılır
66) Hastalıklar ağızdan başlar, sık sık dişleri misvaklayınız. Nimeti sonsuz olan Rabbim, yazın verdiği meyve ve sebzelerde yaz hastalıklarını tedavi edici nitelikte. (Hıyar, kavun, kar puz, kayısı hep soğutucu, hararet teskin edici, ayrıca karpuzu kesip güneşe koyunca, buzdolabı oluyor, karpuz soğuyor. Bu bile düşünen insanı hidayete erdirir). Kışınki meyve ve sebzelerde kış hastalıklarının ilacı var. Çoğu C vitamini deposu. (Ayva bahsine bak).
67) Su içinde yuva yapan kunduzlar suya baraj yaparlar dallarla yaptıkları yuvalarını kil ve ağaç yapraklarıyla yaptıkları harçla sıvarlar bu harç su geçirmediği gibi suya karşı da mukave metlidir. Kunduzların icad ettiği bu harç formülünden istifade etmek isteyenlere “kil+çürümüş ağaç yaprağı”
68) Bazı balıklar bünyesinde bulunan 500 voltluk elektrik yükü ile avlarını öldürür.
69) Baklagiller azot yönünden fakir topraklarda da rahatlıkla yetişir, baklagillerin köklerin deki düğümlerde bulunan bakteriler atmosferdeki azotu doğrudan alabilirler. Baklaları toplanan bitki tarlada bırakılıp taşla sürülürse tarla doğal azot gübresi ile gübrelenmiş olur.
70) İbrik otu, bünyesindeki bal özü kokusuyla böcekleri tuzağa düşürüp yer.
71) Üzerinde misvak bulunana yıldırım isabet etmez. Üzerinde yakut taşı bulunana da yıl dırım isabet etmez.
72) Kartal yükseklerde dolaşmasına rağmen yediği leş ve hastalıklı hayvanlardır. Balık su yaşar semirir. Allah onun rızkını suda verir. Kartal halinden memnundur. Çünkü o bir koru da yucu veteriner hekim ve bir yeryüzünden leş kaldırıcısıdır. Hayvanlardan (koyun, keçi v.s.) bulaşıcı hastalığa sahip olanları bulup yer, insanların has ta olmasını engeller. Veteriner hekimleri ve et kontrollerinin olmadığı çağlarda ne büyük hiz met. “Gurur ve kibirleriyle yüksekten uçanlar, kartal ve balıktan ders alsınlar.
73) Balta balıkları, yüzgeçlerini kanat gibi çırparak (suyun hemen üstünden), uzun mesa felere bile uçarak gider.
74) Kalsiyum ihtiva eden bitkiler, kalsiyumun bağırsakat sabunlaşması sonucu bir çok has talığa şifa oluyor. Vücuda zarar veren toksin maddeler vücuda emilmeyip dışkı ile dışarı atılır. Bu da ekzama, sedef, kolestrol,sivilce, kalp gibi hastalıklara koruyucu hekimlik yapıyor. Kalsiyum, incir, hurma, elma, üzüm gibi sevilen meyvelerde bulunmaktadır.
75) Kulağı bağlanan eşek anıramaz, böylece halkı rahatsız edemez.
76) Delikli bir taş ağaca bağlanırsa o ağacın meyvesi çok olur.
77) Yeryüzünde beşyüzbinden fazla bitki çeşidi bulunmaktadır.
78) Zilzal suresinde “Deprem olduktan sonra yer kendine ağırlık veren şeyleri çıkartır” buy rulmaktadır. Müfessirler bunların “hazineler, madenler, sıcak su, petrol v.s.” olduğunu belirt mişler. Deprem bölgelerinde görülen petrol ve gaz sızıntılarının iyi araştırılması gerekmektedir.
79) İnsan vücudunda yaklaşık üç kg mineral (maden) bulunmaktadır. Doğan, kartal gibi kuşlar saatte üçyüz yirmi kilometre hızla uçabilmektedir.
80) Tanen genellikle böcekleri, haşerileri rahatsız eder. Tanenli bitkiler (ceviz yaprağı, ko kar v.s.) kaynatılıp haşerilere püskürtülürse netice verir.
81) Sofra zengin olunca bir kuş sütü eksik deriz. Kuş sütü olmuş olsa onu da sofraya koya cağız fakat kuş sütü yok zannederiz. Bazı yetişkin kuşlar yavrularını önceden sindirdikleri ile beslerler. Mesela; güvercinler, gü vercin sütüyle besler yavrularını. Güvercin sütü, güvercinin kursağında oluşan yağ ve protein bakımından çok zengin bir salgıdır. Memelilerin sütünden farkı hem dişi hem erkek kuş bu sü tü yavrusuna hazırlar.
82) “Ca” en fazla kemiklerde bulunur. Sinirlerin de “Ca” ihtiyacı vardır. Fazla Limon (ek şi) yemek sinirleri zayıflatır çabuk ihtiyarlatır.
83) Kur’an’da herşeyin olduğu “Yaş ve kuru Kitab-ı Mübîn’de mevcuttur” Ayetiyle belir tilmiştir. Bunları bulmak için yüksek ilim, feraset gerekmektedir. Bazı hakikatler apaşikar tekrar tekrar belirtilmiştir. Lokman Sûresi 10. ayetinde “O gökleri direk olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Yeryüzünde de (depremler) sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su in dirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.” Lokman Sûresi’ni görmeyenlere hemen hemen aynı konu Nahl Sûresi 15. Ayette, Enbiya Sûresi 31. Ayette, Fussilet Sûresi 10. Ayette, Mürselât Sûresi 27. Ayette belirtilmiş. Nebe Sûresi 7. Ayette de konu “Dağları birer kazık olarak yaratmadık mı?” diyerek, pata tes tarlasında, ovada araba yetiştirenler uyarılmıştır. Ecdad ve köklü medeniyetler, patates tarlasında, mısır, domates yetiştirmiş tarım yapmış. Evleri yüksek, sarsılmaz dağlara tepelere kurmuş.
a) Savunması kolay olsun diye
b) Ovada tarım yapmak için
c) Dağların zemini kayalık ve sağlam olduğu için. Mimar Sinan yaptığı bütün camilerin temelini attıktan beş-altı-yedi sene sonra inşaatını yapmış zemin otursun diye. Kur’an’da her şey var anlayana,anlamayana Zilzal Sûresi anlatır.
84) Zina ailelerde boşanma,geçimsizlik,geçim sıkıntısı gibi depremlere, insan vücudunda da AIDS depremine yol açar.AIDS vücut için gerçekten büyük bir depremdir. Çünkü vücut İm mün (bağışıklık) sistemini AIDS’le kaybeder. Vücuda en küçük grip mikrobu bile ölümcül tesir yapabilir. AIDS yayıldıkça basit hastalıklar insanoğlunu öldürecektir. Bunları inceleyip de Rabbimin nimetlerine karşı kulluk vazifemizi eda edemiyoruz diye acaba kendi kendimizi şöyle bir hesaba çeksek. Ne nankör nefsim var acep! Zevk için bana kıyar hep