Türk İneği Anadolu insam kadar temiz, saf kalpli, çalışkan, muti, çalışıp da emeğinin karşılığını ala mayan, dünyada kaç millet vardır bilmiyorum, belki eşi benzeri yoktur. Gariban köylü, elindeki toprağın nişanı nasını dün çam sakızıyla gidermeye çalışırdı, bugün vazelinle. Kışın dört ay-beş ay elleri toprak görmediği halde elinin nasını iyileşmez, alnının te ri kurumadan, para yüzü görmez, çay üreticisi (seçim vakitleri hariç), pancar ekeni, tütün dikeni parasını hep sene-i devriyesinde avans, vergi, kooperatifinden aldığı gübrenin faizi çıkınca cep harçlığı babından bir pul yüzü görebilir. Tarım Kredi Kooperatifleri devlet kuruluşu, köylünün devlette alacağı var, devlet köylüye borcunu vermiyor. Diğer taraftan Tarım Kredi aymı ürün için kullanılan gübrenin faizini alıyor. Anadolum, güzel Anadolu’mun insanı çıkıp da “Devlet Baba, bu ne biçim adalet?.. Sen bana borcunu ödemiyorsun, ben de sana borcumu gününde ödemiyorum. Bunun faizi mi olur?” di yemiyor. Önceden buğday üreticisine sadece samanı kâr kalırdı, şimdi harman vakti yaptığı spor kår kalıyor. Durum sadece Türkiye’de olmayıp diğer Türk Cumhuriyetlerinde de aynı imiş. Hiç kimse durumdan yorum çıkarıp Türk köylülerinin inek yerine koyulduğunu ima ettiğimi zannetmesin. Köylü perişan, durum vahim, Atatürkçülük köylüye işlemiyor. Köylü, milletin efendisi değil. MHP’nin en iyi projesi, belki Türk köylüsü için GAP kadar önemli projesi, “Türk ineği” projesidir. İtalya’dan, Fransa’dan, Hollanda’dan iyi cins inckler getirdik, 30 kilo, 40 kilo süt ve ri-yor diye. O inekler ya hastalıklı çıktı ya da Türkiye şartlarına uyum sağlayamach. Köylünün modern tesislerden ve bilgiden yoksun olması da eklenince dolarlar uçtu gitti. Köylüye ithal inek tezeği kaldı. Biz zaten Fransız tezeğine alışkın idik. Tam bu sırada Gökalp bir çıkış yaptı. Türk ineği geliştireceğiz diye. (Daha önce Tikveşli firmasının bu konuya teşebbüs ettiğini bili yoruz.) Bazıları bunu Bay Gökalp’in uygulamalarıyla Türk köylüsünün ineğe bakamayacak, sa man kaldıramayacak duruma düşürülüp, IMF’nin güdümünde hareket edip Türk köylüsünü top rak satar konuma düşürdüğü gerçeğinden ve ithal inek fiyaskosunu bilmediğinden dolayı Gö kalp’i ucuz ırkçılık yapmakla suçlasalar bile, Türk ineği projesi GAP kadar önemli. İthal ineğin verdiği süt, yediği yemin 2,5 katıdır. Bunun samanı, suyu, işçiliği ilave edilin ce köylü zararlıdır. Kaldı ki bu ineklerin sütü yüzde 2-4 oranında yağhdır. Yani sütü suludur. 30-40 kilo yerine 10-15 kilo süt verirler. Bizim kara sığır sadece saman, ot yemekle bile 5 kilo sütü verir. Yağ oranı yüzde 4-7 ara sıdır. Koyun sütü gibi yağlıdır. Türkiye iklimine, yemine, basik, rutubetli, güneş görmeyen ahr rına alışıktır. Bu inek geliştirilirse, melezleştirilirse çiftçinin yüzü güler. Gökalp’in bu projesi bir umuttur. Köylü, Tarım Bakanı Gökalp tarafından toprağımı satar duruma getirilse de, Türk ineği için alkışlar… Türk köylüsünü inek yerine koyan IMF reçetelerine tükürürler. 5.7.2000 tarihinde Akit gazetesinde çıkan Abdullah Yıldırım Bey’in Türk Ineği başlıklı yaIsına gönülden destek vermek maksadıyla kitabımıza aldık. Bizi ideolojik ve siyasi yaklaşım lanı değil somut inek geliştirme projesi ilgilendiriyor. Buna ilaveten, “Akbaba ile tavak mele zinden besi tavuklanı geliştirildiğini, iyi neticeler alındığımı hatırlatalım. Zor şartları hayvan deve ile gariban kara sığırmızı melezinden belki ideal Türk Ineği geliştirilir. Belki Hollanda Ineği ile Kara Sığırımızın melezinden onu idealist mühendislerimizin kararlı çalışmaları belirleyecek. Sadece Türk Ineği değil, toprağımıza, iklimimize uygun verimli “Türk buğdayı, pancan, tü tünü, salatalığı, pamuğu, inciri, zeytini, kirazı, şeftalisi, koyunu, keçisi, vs.” geliştirilmeli. Gen bilgilerinin, Hibrit tohumculuğun gelişmesi karşısında türk üniversiteleri de çağ atla malı. Ahir zamanla ilgili Hadis-i Şerifleri incelediğimizde bir ineğin sütünün (küçük bir) köye ye teceğini, bir ayva ile bir sofra insanın doyacağımı görüyoruz ve bu ARGE (Araştırma-Geliştir me) çalışmalarından çok ümitliyiz. Yeter ki çalışmalar sekteye uğramasın