Acı madde içerikli bitkilerin 38-40 derecelik etil alkol-su karışımında açığa çıkmasıyla elde edilen bu acı şurubun reçetesi, İsveçli Dr. Samst’ın ölümünden sonra, geride bıraktığı notların arasında bulunmuştur. Dr. Samst, 104 yaşında sağlıklı bir kişiyken, attan düşerek ölmüş. Samst ailesinin fertleri, kuşaklar boyunca hep sağlıklı ve uzun ömürlü olmuşlar. Bu sağlık iksirini, Avusturyalı Bayan Maria Treben, Tanrı’nın Eczanesinden Sağlık adlı kitabıyla 1980’li yıllarda topluma tanıtmıştı. Benim Türkçe’ye çevirdiğim kitap 1994’te yayınlandıktan sonra İsveç Şurubu(Schwedenbitter) ülkemizde de tanınmaya başladı. Onun inanılması zor başarılarına sürekli olarak tanık olmuş olan binlerce aile, onsuz bir yaşamı düşünemiyorlar artık! Şimdi belki de, Niyazi Eröztürk amma da atıyor! diye düşünüyor olabilirsiniz, ama varsın olsun. Nasıl olsa, onu günün birinde deneyeceğinizi ve bana hak vereceğinizi çok iyi biliyorum!
Alman Dr.Ecz. Peter Theiss, drog katkılarının bazılarını değiştirip, drog çeşidini de zenginleştirerek, şurubu daha da etkili kılabilmeyi başarmıştır. Reçetedeki droglar, 2-3 litrelik geniş ağızlı bir cam şişeye veya kavanoza koyulur, üstüne 1,5 litre, 38-40 derecelik kanyak veya votka veya rum veya etil alkol-su karışımı eklenir. Alkol kullanmak istemeyen kişiler, elma sirkesi de kullanabilirler. Şişe iki hafta boyunca, arada bir çalkalanarak, güneşte veya sıcak bir ortamda bekletilir. Süre sonunda, kullanılacak kadarlık bölümü dört kat tülbentten birkaç kere geçirilerek tortularından iyice arındırılır, koyu renkli şişelere aktarılır ve kapağı iyice kapatılır. Büyük şişedeki posalı şurup ise loş bir ortamda bekletilir. Bekleme süresi arttıkça artı güç kazanacaktır. Böylece, bu eşsiz iksire yıllar boyunca sahip olunabilir. Dikkat edin! Şurup kumaşta leke yapıcıdır!
Reçete
Türkçe: Besbase 1g, Cedvar 5,5g, Centiyane 3,5g, Domuzdikeni 2g, Eğir kökü 9g, Kafur 1g, Kakule 0,5g, Melekotu kökü 6,5g, Mirra 7g, Ravent kökü 9g, Safran 0,1g, Sarısabır 10g, Sinameki 1g,Tarçın 1g.
Almanca: Muskatblüte 1g, Zitwerwurzel 5,5g, Enzianwurzel 3,5g, Eberwurzel 2g, Kalmuswurzel 9g, Campher 1g, Kardamomen 0,5g, Angelikawurzel 6,5g, Myrrhe 7g, Rhabarberwurzel 9g, Safran 0,1g, Aloe 10g, Sennesblaetter 1g, Zimt 1g.
Latince: Myristicae arillus1g, Curcuma zedoria 5,5g, Gentiana lutea 3,5g, Carlina acaulis 2g, Acorus calamus 9g, Cinnamomum camphera 1g, Elettaria cardamomum 0,5g, Angelica archangelica 6,5g, Commiphore molmol 7g, Rheum palmatum 9g, Crocus sativus 0,1g, Aloe ferox miller 10g, Cassia angustifolia 1g, Cinamomum zeylanicum 1g.
Kullanım Alanları ve Biçimleri
İçten kullanımda, günde 1-4 kere, 1-2 çay kaşığı dolusu, bitki çaylarına veya ılık suya karıştırılarak alınabilir. Çocuklarda dozaj yarıya indirilir. Akut durumlarda, 1-2 yemek kaşığı dolusu şurup, sek olarak veya bir misli suyla inceltilerek, bir kerede içilir. Gebelik sürecinde ve 10 .yaşın altındaki çocuklarda içten kullanılması doğru olmayabilir, çünkü bu konularda bilimsel araştırma eksikliği söz konusudur. Şurupla birlikte içilen inek sütü nedeniyle bazı duyarlı bünyelerde alerjik tepkiler oluşabilir. Süt veya şurup kullanımına son verildiğinde ise bu tepkiler sona erer.
Dıştan kullanımda, hasta veya ağrılı bölgeye sürülür veya kompres yapılır. Şurubun bazı duyarlı derileri tahriş edebileceği veya kurutabileceği göz önüne alınarak, kompresten önce o bölge yağlı bir kremle, veya aynisafa merhemi ile veya zeytinyağı ile nemlendirilir. Şurupla ıslatıldıktan sonra hafifçe sıkılmış bir pamuk parçası bölgeye yatırılır. Giysilere leke yapmaması ve soğumaması için bir plastik parçasıyla örtülür ve sargı beziyle tespit edilir. Sürekli uygulanan kompreslerde hep aynı pamuğu kullanmakla, hem kompresin gücü arttırılmış, hem de şurup tüketimi azaltılmış olur. Kompres, birkaç saat veya gece boyunca etkilemeye bırakılabilir.
İçten Kullanım -Mide krampları ve kolit ağrılarında, 1-2 yemek kaşığı dolusu, sek olarak veya aynı miktarda suyla inceltilerek, bir kerede içilir.
Fazla alkol kullanıp, ağır yemeklerle midenin zorlanmış olduğu bir gecenin sonunda veya sabahında kişi kendini kötü hissettiğinde, 1-3 yemek kaşığı dolusu şurup, sek olarak veya aynı miktarda suyla inceltilerek, bir kerede içilir. En geç 1-2 dakika içinde rahatlama başlayacaktır.
-Mide ve bağırsaklarda biriken gazların dışlanmasını sağlar. Papatya, rezene veya nane çaylarına 2-3 tatlı kaşığı eklenerek içilir. -Safrakesesi ağrılarını dindirir. Safrakesesi bölgesine ayrıca kompres uygulanmalıdır.
–Romatizma ağrılarına karşı, günde 3-4 kere, 1 tatlı kaşığı dolusu şurup, bitki çaylarına eklenerek alınır ve ağrılı bölgelere ayrıca şurup friksiyonları veya kompresleri uygulanır.
-Kan temizliği için, 2-3 haftalık kürler uygulanır. Günde 3-4 kere, yarım veya bir tatlı kaşığı şurup, Isırganotu-civanperçemi eşit karışımının çayına eklenir.
–Uykusuz kişiler, yatmadan yarım saat önce, örneğin mayıs papatyası veya kediotu kökü çayına 1 tatlı kaşığı dolusu ekleyerek almalıdırlar. Sinirsel kökenli uykusuzluklarda kalp bölgesine friksiyonlar yapılabilir
-Sarhoş kişi, 2-3 yemek kaşığı dolusu şurubu sek olarak bir kerede içtikten kısa süre sonra kendine gelebilir.
–Şurubu sabah akşam kullananlar başkaca ilaca gerek duymayabilirler. Çünkü o bedeni güçlendirir. Kısacası, bedeni hastalıklara karşı güçlü kılar, bağışıklık sistemini güçlendirir, yüzü gençleştirir ve güzelleştirir.
–Gırtlak, yutak ve dişeti iltihaplarında, dişeti çekilmesi kanamasında, gerçekten de çok başarılıdır. Sek olarak veya aynı miktarda suyla inceltilerek küçük bir yudum alınır ve ağzın içinde elden geldiğince uzun süre dolaştırılır. Sonra üstüne küçük bir yudum su alınarak gargaralar yapılır ve tükürülür. Bu tedavi, dişetini sağlıklı tutmak için bir önlem olarak da, örneğin haftada 1-2 kere uygulanabilir. Dişeti rahatsızlıkları fark edildiğinde, bazen çok geç kalınmış olabiliyor! Şurup dişleri sarartabileceği için, kullanımdan yarım saat sonra dişler fırçalanmalıdır. ve
-Diş ağrılarında da aynı tedavi uygulanabilir. Ama dişetine uzun süreli şurup kompresi kesinlikle yapılmamalıdır! Çünkü uzun süreli bir kompres dişetini tahriş edebilir ve hatta yakabilir! Çalkalamalar yeterlidir!
Dıştan Kullanım
–Kulak ağrısı, dışkulak yolunda sivilcelenme veya kabuklanma ve kulak uğultusuna karşı, şurupla nemlendirilmiş küçük bir pamuk parçası kulak yoluna sokulur ve uzunca bir süre (gece boyunca) etkilemeye bırakılır. Ama alkolün kulak yolunu kurutmaması için, önceden, zeytinyağına batırılan küçük parmağı kulak yoluna sokmak doğru olur.
–Burun içindeki kabuklanmalar, şurupla ıslatılan bir pamukla sık sık nemlendirilir. Kabuk kısa sürede düşer ve yara iyileşir.
–Arı, böcek ve sivrisinek ısırıklarına karşı, o bölgeye hemen kompres yapılacak olursa, şişmez, kızarmaz, kaşınma olmaz ve acı hemen diner. Bu tür ısırıklara karşı önlem olarak, ısırılabilecek bölgelere önceden şurup sürerseniz, sivrisinekler, karasinekler ve arılar sizi ısırmayacaktır!
–Kazalar sonunda oluşan kanamalara hatta kafa ve yarılmalarına ilk yardım olarak, hemen bol şuruplu bir kompres yapılacak olursa, hastaneye ulaşana kadar kanama durabilir.
–Eziklerde, örneğin otomobil kapısına sıkışan parmağa hemen kompres yapılacak olursa, ağrı diner, parmak morarmaz, şişmez ve tırnak düşmez.
-El ve ayak bileklerinin burkulmasında veya çarpmalarda oluşan şişlikler, yapılan kompresler sayesinde birkaç saat içinde veya bir gecede iner, ağrılar ise çok kısa sürede diner.
-Basit yanık ve haşlanmalarda veya güneş yanıklarında ilkyardım olarak sık sık şurup sürülürse acı diner, deri altında su toplanmaz, yani deri ölmez. Ama bunun için, deri yatışana kadar sık sık şurupla nemlendirilmelidir. Ayrıca, eşzamanlı olarak aynisafa merhemi de kullanıldığında başarı oranı daha da yükselecektir. -Dudak uçukları, çatlaklar, iltihaplı sivilceler ve gelişme aşamasındaki çıbanlar sık sık şurupla nemlendirilir veya kompres uygulanırsa, gelişmelerini tamamlayamadan yok olurlar. Ama eğer bir çıban oluşma aşamasını tamamlamışsa, iltihabı dışa akıtmak için, örneğin kara merhemle(ihtiyol merhemi) Sıcak ve kompreslerle olgunlaştırılmalıdır. İltihap dışarı aktıktan sonra uygulanan şurupla çıban kısa sürede kuruyacaktır.
-Akıntılı nezlelerde, 1/5 oranında suyla inceltilen şurup buruna iyice çekildiğinde, akıntı hemen durur ve tıkalı burun açılır. Şurubun kokusunun buruna derin derin çekilmesi de rahatlatıcıdır.
-Her tür eski ve yeni yara, beyaz şarapla temizlenip, şurupla kompres uygulandığında, iltihaplanma sona erer ve yara kısa sürede kapanır.
-Nasırların üstüne, 3-4 gün boyunca canlı tutulan kompresler uygulanır. Sonunda nasır kendiliğinden düşer veya köküyle birlikte çekip çıkarılabilir. Tüm spor sakatlanmalarında, iç kanamayı ve şişmeyi önlemek için, ıslak kompresler biçiminde kullanılmalıdır. Önemli oyuncuları sakatlanan futbol takımlarının yöneticilerinin neden İsveç Şurubu kullanmadıklarını anlamakta zorluk çekiyorum. Oyuncularının kısa süre içinde yeniden takıma katılmalarını istemiyorlar mı acaba? Bu kategorik açıklamaların yanı sıra, benim yaşamış olduğum yüzlerce olaydan yalnızca birkaçını da burada anlatmam herhalde doğru olacak. Yirmi yılı aşkın bir süre boyunca yaz mevsimini geçirdiğim Yalova Aydın 2 Sitesinde, depremle yıkılmadan önceki güzel günlerden birinin akşamında, eski dostumuz Hakkı Beyin kazaya uğradığını duydum. Ne olduğunu sorduğumda, akşam karanlığında denizden balık ağlarını çekerken farkına varmadan, her iki eline de iskorpit adlı zehirli balığın pek çok kere vurmuş olduğunu söylediler. Hemen çantamı alarak sitenin yönetim binasına koştum. Dev cüsseli Hakkı Bey, oturduğu iskemlede acıyla kıvranıyordu. Her iki eli de, şişirilmiş lastik eldivenlerini andırıyordu. Öylesine şişmişlerdi ki, parmaklarını oynatması mümkün değildi. Hemen çantamdaki İsveç Şurubu şişesini çıkararak ellerine dökmeye başladım. Mümkün olduğunca ellerini ovuşturmaya çalışmasını söylüyordum bir taraftan da. Belki 10-15 dakika boyunca aralıksız sürdü bu tedavi. Sonunda Hakkı Bey, artık ağrının azalmaya başladığını ve parmaklarını az da olsa oynatabildiğini söyledi. Şişeyi ona vererek, gece boyunca elden geldiğince sık aralıklarla tedaviyi sürdürmesini söyledim. Ertesi gün öğlen saatlerinde site gazinosuna geldiğinde, normal boyutunu kazanmış elindeki boş şişeyi bana geri verirken gülümsedi ve şunları söyledi: “Niyazi Bey, ben kırk yıllık denizciyim. Böyle olayları çok yaşadım, ama bu kadar kesin etkisi olan bir ilacı ne gördüm ne de duydum! Mucizeden farkı yok bunun!” Yine bir yaz günü site gazinosunda arkadaşlarla maça kızı oynarken, birden bağırtılar ve telaşlı koşuşmalar olduğunu fark ettim. Sırt üstü düşen bir delikanlının kafası yarılmıştı. Bir yandan kanı durdurmaya çalışıyor, bir yandan da hastaneye götürmeye hazırlanıyorlardı. Hemen çantamdaki İsveç Şurubunu ve iri bir pamuk parçasını alarak hazırladığım kompresi yaranın üstüne bastırdım ve bir sargı beziyle kompresi tespit ettim. Hemen bir arabaya atlayarak hastaneye doğru yola çıktılar. Daha sonra döndüklerinde öğrendiğime göre, sargıyı ve kompresi açan doktor, kanamanın durmuş olduğunu gördüğünde, hemen sormuş: “Yarığa uygulanan bu kompresin adı nedir? Kafa yarığı kanamasının bu kadar kısa sürede durduğunu ilk olarak görüyorum!” Ne yazık ki doktora yanıt verememişler. Keşke doğru yanıtı verebilselerdi ve İsveç Şurubunu işbaşında tanıyabilseydi o doktor. Bir keresinde, varlıklı bir arkadaşımızın teknesiyle, dört erkek arkadaş Bodrum’dan mavi tur seferine çıkmıştık. Bir süre yol aldıktan sonra teknemiz cennet gibi bir koyda demirledi ve halatlarla karaya bağlandı. Biz denizden yararlanırken, teknenin kaptanı ve tayfası, akşam yemeği için hemen zıpkınlarını alarak denize daldılar. Hava kararmak üzereyken zengin av ürünleriyle bezenmiş masanın başına geçtik ve ağız tadıyla yiyip içmeye başladık. Ama daha koya ilk girişimizde, çevrede bol miktarda eşekarısının uçuştuğunu fark etmiştim. Akşam yemeğinde de ışığa gelen arılar yemeğimizi paylaşmakta bir hayli israrlıydılar. Ben hemen kamaraya giderek çantamdan İsveç Şurubu şişesini ve biraz pamuğu getirip masaya koydum ve rahatça yemeye devam ettim. Meyvelerimizi yerken, arkadaşlardan biribirden acı bir çığlık attı ve ağzındakileri eline boşalttı. Ezik üzümlerin arasında bir eşekarısı ölüsü de vardı. Dili hızla şişmeye başlayan arkadaşımızın konuşması da anlaşılamıyordu artık. Hemen onu uyararak, korkmamasını, ancak benim dediklerimi yapmasını öğütledim. Sonra bir bardağın dibine boşalttığım iki parmak kadar şurubu adema almasını ve elden geldiğince uzun süre ağzında dolaştırmasını, bu arada da boğazını kilitlemesini söyledim. Surubu agama alarak, dediğimi uygulamaya başladı. Birkaç dakika sonra da küpeşteden denize tükürerek masaya döndü ve hiç aksamadan şöyle dedi: “Öncelikle, bu ıssız yerde boğazımın şişeceğini ve boğularak öleceğimi düşündüm! Şimdi ise bardağımdaki rakıyı sonuna kadar içebileceğim için doğrusu çok mutluyum arkadaşlar! Yarından tezi yok, ben de yanımda İsveç Şurubu taşıyacağım artık ve onu tanıdığım tanımadığım herkese tavsiye edeceğim. Mucize ötesi bir şey bu canım!”
Bu bitkisel iksir için daha pek çok şey yazılabilir. Ama en doğrusu, kişinin onu birebir ilişkiyle tanımasıdır. Her evin ecza dolabında (ve hatta herkesin el çantasında) bulunması gereken başlıca ve belki de en etkili ilkyardım ilacıdır o!
Avusturyalı Bayan Maria Treben’in yazdığı ve benim Türkçe’ye çevirdiğim Tanrı’nın Eczanesinden Sağlık adlı kitabın 1994’te yayınlanmasının ardından geçen zaman içinde, İsveç Şurubunun ünü gitgide artan bir hızla yaygınlaşıyor. Genelde yıllardır bana yöneltilen, İsveç Şurubuna nasıl sahip olabilirim? sorusuna olumlu bir yanıt verebilmek için amatörce çalışmalar yaptım. Bu çalışmaların bir sonucu olarak, 2000 Yılının başından itibaren, İsveç Şurubu Bitki Paketleri, yurt çapında MMM Migros şubelerindeki Şifalı Bitkiler Köşesi’nde, şifalı bitkilerle ve benim elimden çıkmış olan kitaplarla birlikte satılmaya başlandı. Artık onu herkes evinde hazırlayıp, üstün niteliklerinden yararlanabiliyor. Siz de bu mutluluk kervanına katılabilir, kendiniz, aileniz ve yakınlarınız için yararlı olabilmenin sevincini yaşayabilirsiniz